27 Mayıs 2008 Salı

Ve o dünyada en yerinde tercih; vazgeçiştir

Can Dündar'dan:

Enstrüman seçmek için bir karar almam gerekiyordu.

Ya keman çalacaktım, ya piyano; ya flüt çalacaktım ya da akordeon... Olmadı, hepsini istedim, hiçbirinden vazgeçemedim.

Yıllar geçtikten sonra her enstrümanı iyi çalabiliyorum; ama hiçbirinde virtüöz değilim!

Bir enstrümanla isim yapamadım. Ne kemanla tanınan bir eserim var, ne de piyanoyla..

Bütün enstrümanları iyi çalıyorum, ama kimse tanımıyor beni.

Başarılı olmak için her şey değil, bir şey lazımmış. Başarı bir verişmiş; bir şeyi alabilmek için birşeyi vermek, diğerlerinden vazgeçmek gerekiyormuş.

Keşke kemani seçseydim ve diğerlerinden vazgeçseydim.

Karıma da hayati zindan ettim, sevgililerime de...

hiçbirinden vazgeçmedim.

Yani... Evlilik sadece birisi için karar almak ya, diğerlerinden vazgeçmek... İste evlenirken ben bunu anlamadan evlenmişim.

Evlendikten sonra başka kadınların da olduğu bir hayati yasamaya devam ettim.

İçlerinden bazılarını daha çok sevdim; ama ne onlardan birinde, ne de karımda karar kılabildim.

Yıllar sonra simdi yapayalnızım. .. Ne karim kaldı, ne de diğerleri...

Keşke birini gerçekten seçebilseymişim, ama, yapamadım.

çok kadın, hiç kadınmış !!!

Tıpkı enstrüman secimi gibi hepsini istedim ve sonuçta elim bos kaldı.

Almak için bırakmak gerekiyormuş. Dolu dolu bos yasamak.

Hayatim boyunca yapacak c ok isim oldu; hepsini yapmayı istedim.

Hangisinde 'en iyi' yim? Simdi bakıyorum, kazananlar, başarılı olanlar hep bir tek şey yapmışlar. En iyi olmak için önce seçmek ve diğerlerini bırakmak gerekiyor. İste de böyle, özel yasamda da...

Bu secimi yapmamız gerekiyor; çünkü mutlaka bazıları daha uygun...

Bir ara ekonomik sıkıntıya düştüm.

Tasarruf gerek.

Başladım her şeyden %10 kesmeye, ne anlamsız bir uğraşmış bu.

%10 daha az peynir yemek, cay içmek.

Bu tasarruf çok acı verdi bana, her an hissettim.

Her şeyden %10 kesmek tabiatıma uygundu tabii.
çok sonradan anladım; sadece taksiyle dolaşmayı bıraksam yetermiş!
Her kalemden %10 değil, etkili kalemi bulmak gerekiyormuş. Yani, orada da secim yapmak gerekiyormuş.
..
'Her secim bir kaybediştir! ...' Her tercih bir vazgeçiştir çünkü...

Sabah ise gitmekle, yatakta nefis bir miskinlik fırsatından vazgeçmiş olursunuz.

Kalkar kalkmaz hayat bin seçeneği dayar burnunuzun ucuna... 'Ne giysem' telaşından, öğle yemeğinde 'Ne alırdınız?' diye başucunuzda biten garsona, 'hangi kanaldaki filmi izlesem' kararsızlığından 'bize oy verin' diye bağırırsan partilere kadar her şey, herkes, her an sizi ısrarla bir tercihe zorlar.

Yastığınıza teslim olmuşsanız, belki dışarda ışıl ışıl bir günden vazgeçmiş olursunuz.

Bahar esintileri taşıyan bir elbise belki o gün yaşamınızı ışıldatabilecekken, ağırbaşlı bir sadeliğe karar vermekle muhtemel bir tanışıklığı tepersiniz. Belki yemediğiniz musakka, ısmarladığınız İzmir köfteden daha lezzetlidir.

Ya da obur kanaldaki film, o anki ruh halinize daha uygundur.

Ama yasam, vazgeçtiğiniz şeye ilişkin ipucu vermez.

Geri donup, o günü gökkuşağı desenli bir elbiseyle yeniden yasama sansınız yoktur.

Bu secim oyununda vazgeçtiğiniz şey, seçtiğinizden daha değerliyse pişmanlık kaçınılmazdır.

Ama neyin değerli olduğunun kararı da yine size aittir.

Ve vazgeçtiğiniz şey bazen bir saray, bazen şöhret sahnesinin parıltılı neonları da olsa, çoğu zaman gözünüz hiç arkada kalmaz.

çünkü duvarlarına sevdiğinizin kokusu sinmiş bir ev ya da sevdiğiniz kadınla paylaşamadığınız bir saray sizin borsada kolay feda edilebilir değerlerdendir.

Hayata bir başka gözle bakmayı öğrendiyseniz, bu secimde kazandıklarını sananlara yalnızca acıyarak gülümsersiniz.

Her şeyin sıradanlaştığı bir dünyada bazen kaybetmek en doğru secimdir.

Ve o dünyada en yerinde tercih; vazgeçiştir

Hiç yorum yok: