18 Kasım 2007 Pazar

Taraf Gazetesi, Eyüp, Anneannem


Otobüsteyim, Marmaris'e gidiyorum. Bir gazete didik didik okunur mu okunur, yol uzunca nasılsa...
Yıldıray Oğur'u okuyorum, gülümsüyorum, gülümsüyorum ... Demiray Oral'a geliyorum. Başlık şahane okumamak elde değil zaten. Hikaye o kadar bizden ki, insanın içi buruluyor. Onca karmaşa, memleketin hali belli, kimse kimseye güvenemez olmuş "Siirtli Kürt ile Sinirli Türk", köşede Kürt vatandaşımızın taksisine binen sinirli bir Türk hanımdan bahsediliyor, üstüne de cidden acıtan, acı mı acı bir dürüm, yenir mi yenir ...

Neymiş efendim, neymiş altlarda "Beyazların Balık Terapisi", iş adamları balık tutuyormuş işten arda kalan vakitlerinde, böyle stres atıyorlarmış, hımm ... Bitmez olasıca stresleri peh peh peh...
Sol altta Carlos'un fotoğrafı, sağda açıköğretimde kayıt zamanı..

Ve ne takılıyor gözüme "Cambaz'ın fendi Barbie'yi yendi" ... Haberi "Gürkan Öztekin" yapmış. Sanırım bu adamı tanıyorum. :) İnsan ister istemez heyecanlanıyor. Biz Türkler böyleyiz sanırım tanıdığımız bir ünlü, yüksek statülü bir eş dost, bir gazeteci olmasın. Hemen tuhaf bir içgüdü oluşuverir içimizde, küçük dünyaları ben yarattım misali. Ama benimki öyle değil işte, ben heyecanlanıyorum, çünkü aslında biliyorum bu gazete için ne kadar heyecanlandığını ve dürüst olmak adına ne kadar çabaladıklarını, bu yüzden elimde ya zaten bu gazete şimdi. Uzun zamandır hangi haber kaynağına inanacağımızı şaşırmış ben dahil büyük bir çoğunluğun belki de beklediği bir kaynaktır "Taraf ".

Her neyse asıl bahsetmek istediğim Gürkan Öztekin'in değindiği konu ... Eyüp'teki el yapımı oyuncaklara rağbetin başladığından bahsediyor.
* -Çin'de üretilen oyuncakların önemli bir kısmında insan sağlığına tehdit edecek oranda kurşun bulunduğu açıklandı.- diyor. Biz ne zaman akıllanacağız diyorum ben de ...? Eyüp Oyuncakları Atölyesi'nin iki yıl önce kurulması ve ev hanımlarının maharetlerinden bahsediyor. 21.yy çocukları da önceki kuşakların (bizlerin :) ) çevirdikleri topaçların renkleriyle büyülenmeye başladı sonunda; diyerek de yazısını sonlandırıyor.
Gözlerim sulanıyor hemen, nihayetinde ben de her önceki kuşak gibi biraz naif biraz duygusal bir İstanbul çocuğuyum. Rahmetli tonton anneannem geliyor aklıma, bizi Eyüp'e götürürdü küçükken o rengarenk çarşısında dolaştırır, el yapımı o minik, üfleyince ses çıkaran, üzerinde "Eyüp" yazan ibriklerden alırdı her seferinde, çünkü biz onlarla oynaya oynaya kırıverirdik. Hiç de öyle kıymet bilmez bir çocukluk geçirmediğimiz halde ... O yanık boya kokulu minicik ibrikler geliyor gözümün önüne, anneannem, Gürkan'ın yazısı önümde. Karmakarışığım. Gidiyorum, elimde bir kahve sütsüz, dört şekerli. Güzel şeyler bunlar insanın içini dolduran, insanı insan yapan duygular bunlar. Gurur bile duyuyorum ne haddime ise ...

Taraf Gazetesi çıktı, çok heyecanlı gazete çalışanları ve oturacak bir gazete belli ki ... Ellerine, gönüllerine sağlık tüm çalışanların, okunaklı, herkesin anlayabileceği dilde bir gazete hazırlayıp bize ulaştıran maharetli ellerin, gönüllerin...

*Yazılar 16 Kasım 2007, Taraf Gazetesinden alıntıdır.

Son olarak şu sitelere de bu haberle alakalı olarak bakmanız önerilir, hazır çocukluğumuzun içine bu kadar düşmüşken:

http://www.eyupoyuncaklari.com
http://www.istanbuloyuncakmuzesi.com/tr/default.asp


*Değer mi aldatmaya, çocukluğunu unutmaya,
Her şey değişirken,
Bari sen kal aynı ...

*Mara; Bari Sen Kal Aynı, şarkısından alıntıdır.

1 yorum:

Oyuncak dedi ki...

Bu güzel yazı için çok teşekkürler.